EFSANE BAŞKAN OLACAKKEN

EFSANE BAŞKAN OLACAKKEN

EFSANE BAŞKAN OLACAKKEN

Bu başlığı ve zihnimde ki içeriği uzun süre önce belirlememe rağmen, yazıya başlarken acaba başlığı "Elveda Bayram Akgül" mü yapsam diye düşündüm. Çünkü sanırım artık  Bayram Akgül dönemi fiili olarak henüz bitmiş olmasa da, camianın hisleri ve Adanaspora dair beklentilerini göz önüne alırsak Bayram Akgül artık misyonunu çok uzun süre önce tamamladı ve uzatmaları oynuyor. 

Bu duruma gelmek ister miydi? Klübü bu tarzda yönetmeyi en başlarda mi planladı yoksa sonradan katılan bazı yöneticiler mi onu yanlış yönlendirdi ve gelinen bu durumdan pişman mı? Bu soruların cevabını gerçekten çok merak ediyorum. Oğullarıyla Adanaspor konuşurken ya da kendi kendine Adanaspor ile olan 16 yıllık geçmişini değerlendirirken keşke bunu böyle yapmasaydım dediği şeyler oluyor mu? Bu soruların cevaplarını başkandan duymayı isterdim. 

Yukarda merak ettiklerimi belirtmekle birlikte onun tarz ve tavrını biraz düşününce sanırım bazı cevaplar ortaya çıkıyor. "Bu klubü bir kağıt parçası olarak aldım. Bir futbol topu bile yoktu" lafını sürekli dile getirmesi, yapılan görüşme veya toplantılardaki üst perdeden konuşan, agresif ve ısrarla haklı çıkmaya çalışan tavrı ve hala kulübü aynı tarzda yönetmesi aslında kolay kolay pişmanlık duymayacağını, duysa da bunu ifade etmeyeceğini düşünmemi sağlıyor.

Aslında sorulması gereken bir şey daha var ve bence en önemlisi bu. Sayın başkan, değdi mi? 

Bu camianın binlerce taraftarının senden bu kadar nefret etmesine değdi mi?

Kulubü ilk aldığında dolan tribünleri bitirmeye, Adanaspor ismini bu kadar küçültmeye değdi mi?

Bir tane bakkal dükkanı kadar store açmamaya, kendi tribünün biletini başka takım taraftarına satmaya, üç kuruş için yıllarca Çatalan tesislerini kullanmamaya, kendi taraftarını hor görmeye, Adanaspor'u bu kadar kötü yönetmeye değdi mi? 

Sen kaybettin başkan, sen kaybederken Adanaspora da çok şey kaybettirdin. Her şey çok farklı olabilirdi. Heykeli dikilecek, eli öpülecek başkan olabilirdin. Basit hatalar, anlamsız otoriter tutum, klübü tek başına kapalı kapılar ardında yönetme arzusu, Adana'da herkese tavır koyup kendini yalnızlaştırma politikası, taraftarla alay edecek ve hatta küfür edecek yazılar yazmasına müsade ettiğin yönetici...

Hata ettin başkan, oysa taraftarın gücünü kullanarak Çatalan tesislerini alabilmiştin, taraftarın baskısıyla ilk yıllarda Aytaç Durak'tan maddi destek alabilmiştin. Bu çizgide ilerlenebilirdi. Bu taraftar senden milyon dolarlar harcamanı istemedi.

Adanaspor adını büyütmeni kurumsallaştırmanı istedi, sen ise bırak bir çivi bile çakmadın. Taraftarın kurduğu ve büyüttüğü, Adanasporluluğu diri tuttuğu 150 bin kişiye ulaşılan internet sayfalarını kapattırdın. Tribünleri kapattırdın. Devir söz konusu olduğunda hepimizin sadece marka değeri para eder dediği Adanaspor'un marka değerini seninle birlikte belki senden çok bu taraftar büyütmeye geliştirmeye çalıştı. Ama sen bu taraftardan sembolik olarak olsa bile bakkal dükkanı kadar storeyi çok gördün. 

Hatta ettin başkan, Adanaspor'un Süleyman Sebası olabilirdin. 

Efsane başkan olabilirdin....


Misafir Yazar

İBRAHİM DEMİR